Bursa
Açık
23.5°
Başka Gazete
Selahattin Adıgüzeller
Selahattin Adıgüzeller
sadiguzeller@gmail.com

Dilber dayağı yiyen gazeteciler!

2024.02.10 09:17 Son Güncellenme: 2024.02.10 09:17

Uzun bir aradan sonra tekrar TV ekranlarına döndü Yılmaz Erdoğan...

Kendisinin yazıp yönettiği ve başrolünde oynadığı İnci Taneleri adlı dizisiyle bir döndü pir döndü!

Dizinin hikâyesinden daha çok ilk bölümündeki o sahne çok ses getirdi, gündem oldu, konuşuldu günlerce...

Neydi o malum sahne?

Dilber rolündeki Hazar Ergüçlü'nün çalıştığı müzikholde Ankara havaları eşliğinde yaptığı üç dört dakikalık erotizm kokulu dansıydı!

Ertesi gün, Dilber'in o dans ederken giydiği kırmızı renkli kıyafeti moda oldu, yok satmaya başladı!

Yaptığı dansı öğrenmek isteyenlere kurslar açıldı!

Müzikhollerde eğlencenin fiyatı zamlandı!

Ve her zamanki gibi durumdan vazife çıkarmayı sevenler, millete pavyon hayatını özendiriyor diyerek diziyi RTÜK'e şikayet için inci taneleri gibi dizildi!

Her ne kadar günümüzdeki adı müzikhol olsa da, sunulan eğlencenin formatı bildiğimiz pavyon alemi!

Övünmek gibi olmasın...

Bir gazeteci büyüğümüz sayesinde, ben de az biraz pavyon kültürüne sahip olmuştum!

Çömez muhabirlik yılları...

O dönem gazetede haber müdürü olan gazeteci büyüğümüz, bir akşamüstü, gazetede sohbet ederken, nereden aklına estiyse, "İçinizde pavyona gitmeyen var mı?" diye sordu.

Biz çömez muhabirler heyecanla elimizi kaldırdık...

Sözünü tuttu ve o gece Bursa'nın bildik pavyonlarından birine götürdü bizi...

İçerisi aynı İnci Taneleri dizisindeki müzikhol havasındaydı...

Pavyon sahibi, haber müdürümüzün arkadaşıymış meğer geleceğimizi duyunca sahnenin en önündeki misafir masalarından birini ayırtmış...

Masamızda bir kuş sütü eksik bir de adisyon!

O ana kadar her şey iyi gidiyor eğleniyorduk...

Fakat masamıza haber müdürümüzü tanıyan Yumurtacı lakaplı sarhoş birinin gelmesiyle gerilim müziği çalmaya başladı...

Ayakta zor duran Yumurtacı önce masaya iki Dilber getirtti...

Onlara hava atmak için de başladı haber müdürümüze, "Sen böyle büyük gazetecisin, sen istersen bu pavyonu bir haberle bitirirsin" diyerek, gaz vermeye...

Haber müdürümüz de alkolün etkisiyle sonunda gaza geldi, bize "pavyondan çekin fotoğraf haber yapacağım" dedi...

Ne bilelim biz pavyonda fotoğraf çekmenin silah çekmek kadar tehlikeli olduğunu!

Fotoğraf makinelerimizi çıkarır çıkarmaz ortalık bir anda karıştı...

Ne kadar garson ve koruma varsa üzerimize çullandı...

Biz flaşı çakana kadar onlar bize Allah ne verdiyse çaktı!

Masadaki herkes aldığı alkol oranında dayaktan nasiplendi. (Neyse ki, ben yarım bira içmiştim!)

Karga tulumba attılar bizi pavyondan...

İlk ve son gidişim oldu!

Fakat bana da unutamayacağım iyi bir hayat dersi oldu...

O gece gördüm ki, içki şişede durduğu gibi durmuyor...

Gazetecilik her yerde geçmiyor!

Ve yine gördüm ki, pavyondaki bütün Dilber'lerin kaderi aynı, içtikçe güzelleşiyor, içirdikçe özelleşiyorlar mekânda!