Son örneğine Osmangazi Yunuseli'de tanıklık edilmişti.

Büyükşehir Belediyesi, Büyük Ova Koruma Alanı'ndaki muhtelif parselleri plan değişiklikleri ile betonlaştırmak istemişti.

Söz konusu düzenleme için görüş istenen kurumlardan Osmangazi Belediyesi, bölgenin tarımsal amaç dışında kullanılamayacağını belirtmesine karşın yeşil alanların üzerine bina dikme arzusundan vazgeçilmemişti.

Mimarlar Odası Bursa Şubesi, tarım alanlarını işgal etmeyi planlayan düzenlemeyi yargıya taşımış, Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne karşı açılan davaya ulaşan bilirkişi raporu düzenlemenin Bursa adına ne kadar tehlikeli olduğunu tescillemişti.

Karacabey, Mustafakemalpaşa, Nilüfer, Yıldırım, Osmangazi...

Son bulmuyor yerel yönetimlerin tarımsal amaç dışında kullanılamayacak yerleri tarımdan başka her amaçla kullanma hevesi...

Hâliyle İnegöl'de de benzer bir manzara rastlamak bizi şaşırtmadı ne yazık ki!

Gelin Hocaköy mahallesinde gerçekleştirilen son plan değişikliğine bakalım isterseniz şimdi.

İnegöl Belediyesi, 3 parseli yapılaşmaya açmak istiyor.

Düzenlemeyle ilgili Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü DSİ 1. Bölge Müdürlüğü Havza Yönetimi, İzleme ve Tahsisler Şube Müdürlüğü'nden görüş talep ediliyor.

DSİ, plan değişikliği ile ilgili gönderdiği resmî yazıda aynen şu ifadeleri kullanıyor:

"Söz konusu taşınmazların doğu sınırından Aliağa Deresi geçmekte olup BUSKİ Genel Müdürlüğü tarafından hazırlatılan 1/1000 ölçekli uçuş haritaları üzerinde yapılan tetkikler sonucunda taşınmazların tamamının Aliağa Deresi taşkın alanı içerisinde kaldığı tespit edilmiştir. Aliağa Deresi'nde taşkın kontrolüne yönelik gerekli ıslah çalışmaları yapılmadan, taşkın alanlarında yapılaşmaya gidilmesi taşkın yönüyle risklidir."

Ayrıca DSİ, taşınmazların bir bölümünün Hocaköy YAS sulama sahası içinde kaldığını bu nedenle imar değişikliği için tarım dışı faaliyet hususunda Bursa İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'nün görüşünün alınması gerektiğini de vurguluyor:

Plan bu kurum görüşüyle Büyükşehir Belediyesi'ne geliyor.

Peki, Büyükşehir ne mi yapıyor?

DSİ'nin görüşüne atıfta bulunuluyor.

Şu ilave not ile plan onaylanıyor:

"Aliağa Deresi'nde taşkın riskine yönelik gerekli tedbirlere uyulacaktır."

DSİ, önlem alın demiyor ki...

Az önce de belirttiğimiz üzere taşkın alanındaki dereyi ıslah etmeden yapılaşma gitmeyin deniliyor.

DSİ, taşkın riskine yönelik tedbirlerin yeterli olduğu durumlarda zaten ıslahı şart koşmuyor.

Büyükşehir ise dereyi ıslah etmeden imar planını onaylıyor.

Bilim insanlarını dinlemiyorsunuz...

Onu artık anladık da bari devletin resmî kurumunun taşkın uyarısını dikkate alın, yeni felaketlerin kapısını aralamayın diyeceğiz ama biliyoruz nafile!

Yerel yönetimlerin zihniyeti değişmediği müddetçe kaybeden Bursa olmaya devam edecek ne olursa olsun 14 Mayıs'ta sandıktan çıkacak netice.

Yazıyı sonlandırmadan bir temenniyi dile getirelim yine de.

Ülkenin dördüncü büyük şehri hâlâ plansız yönetiliyor 2023 Türkiye'sinde.

Sadece rant odaklanıyor parsel bazlı değişikliklerle...

Ekonominin lokomotif kenti büyük darbe alacak olası felakette...

Seçimi kim kazanırsa kazansın, 14 Mayıs'ı, Bursa'da bilim insanlarının rehberliğinde doğru mekânsal planlamaların hayata geçirileceği bir sürecin başlangıcı yapmak da Bursalıların elinde.

Trafikte çektiğimiz çileyi...

Her gün soluduğumuz havadaki zehri...

Mahvedilen derelerimizi...

Betonlaştırılan yeşili...

İşgal edilen tarım arazilerini...

Kısacası yapılanları sorgulayalım.

Kent suçlarını yüksek sesle tepki göstererek sonlandıralım.

14 Mayıs'tan sonra başlayacak yerel seçim atmosferinde adayların doğru bir planla karşımıza çıkmasını sağlayalım.